15 Mart 2017 Çarşamba

“Aşıksan hep o dansın pistindesin” Filiz Uçar...



Flu benim ilk gözağrım… Nisan 2016’da cıktı ve raflarda yerini aldı. Ama yazmaya başlayalı çok oldu. Ödüller, dereceler derken baktım ki yazmayı alışkanlık haline getirmişim çoktan… Ödül kimin umrunda 🙂


“Kalem benim vazgeçilmez tek dostumdur” diyen yazarımız Filiz Uçar ile edebiyat ve yazma sevdası üzerine harika bir röportaj yaptık…





Öncelikle sizinle söyleşi yapma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler.
Filiz Uçar kimdir? Bize kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
İlginize ben teşekkür ederim Lale Hanım. Filiz tam babasının kızı…  Erzincan suyu içmiş, Aydın’da büyümüş, kağıt kalem aşığı bir kadın… Türkü söyler, bağlama çalar, resim yapar… 10 yıllık da öğretmen… Sınıf öğretmeniyim ama alan değiştirdim ve 7 yıldır özel okullarda özel eğitim öğretmenliği yapıyorum. Yani zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği… Mutluyum. İçimdeki beşyüz Filiz’in en enerjik grubu bu alanda boy gösteriyor   Çocuklar bunu mecbur kılıyor zaten 

Flu, sizin ilk kitabınız. Yazı yazmaya sizi teşvik eden ne oldu?
Evet! Flu benim ilk gözağrım… Nisan 2016’da cıktı ve raflarda yerini aldı. Ama yazmaya başlayalı çok oldu. Ödüller, dereceler derken baktım ki yazmayı alışkanlık haline getirmişim çoktan… Ödül kimin umrunda  Ortaokul döneminde başladı kalem sevdam. Cidden sevda… Bazen banyoda bir peçetede bile iki satır yazıya denk gelirsiniz evimde. Dudak kalemiyle yazılmış ya da göz   Anı, saati yok yazmanın. O rüzgâr esmeyedursun, savrulmamanız mümkün değil… Ama aslolan şu ki, daha o dönemde beni yazmaya iten şey aslında arkadaşsızlığımdı. Kimseyi arkadaşlığın  vücuda gelmiş hâli olarak bulamıyordum hayatımda. Konuşup görüştüğüm insanlara kapalıydım belki de, bilmiyorum. Kalem benim vazgeçilmez tek dostumdur hâlâ…

Kitabınızda şiirlerinizde var. Sizce şiir nedir? 
Şiir aşktır, şiir savaştır. Öfkedir, nefrettir, ruhtur… Çaydan rakıya, güneşten borana, aktan karaya herşeydir şiir, insandır… Onsuz da olmuyor kalem. Parçalamak mı istiyorsun atomu, al şiir! Kavuşmak, sevişmek mi, al! Öyle öyle yaşamamış mı bütün şairler hayallerini…

Çalışırken bir anda şiir yazma isteği duyuyor musunuz?
Hmm.. Hayır. Meşgulken ya da birileriyle bir aradayken bunu hiç duymadım ben. Ya ağlarken, ya çok aşka gelmişken, ya soğukta üşürken… Ya aşka boğulmuşken… Şiir o zaman gelir bana…

Kelimeler nerede, ne zaman kalemin kâğıtta raks etmesini sağlıyor?
Açıkçası aşıksan hep o dansın pistindesin… Kalem bir kolundan tutmuş, kağıt bir yanından… Gel yazma! Aşkı çok yoğun hissedip hele de kırgınsan ya da hasretle doluysan o dans edilecek! Yok kurtuluşun…

Yazı yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Kimliğimi herkesin avuçlarına bırakmış gibi oluyorum… Ben’i sunuyorum aslında yazdıklarımla… Ve doğrusu yazdıkça güzelleştiğimi hissediyorum. Her kelimeyle büyüyorum biraz daha. Üstelik hiç yaşlanmadan   Ölümsüzleşiyorsunuz düşünsenize…

Okumayı sevdiğiniz Türk ve Dünya yazarları kimlerdir?
Sabahattin Ali benim gözbebeğimdir. Nazım Hikmet ve Turgut Uyar hayranlığım da bakidir. Ve fikir olarak çok zıt olduğum Necip Fazıl da büyük aşklarımdan biri… Anlatımına doyulmaz bir ustaddır. Yabancı yazarlardan Emile Zola’yı çok seviyorum. Onun sadeliği cidden çok etkilemiştir her kitabında beni.

Yakın tarihte adını duyup okuduğunuz yazarlar kimlerdir?
En son Sevgili Umut Kumral Devecioğlu beni çok etkilemişti. Öyle samimi bir anlatımı var ki… Bitmesin istediğim bir kitaptı Bizi Yarın Saklar… Çok başarılı buluyorum ve daha da başarılı olacağına eminim arkadaşımın. Yolu açık olsun dilerim.

Benim bir de yemek kültür bloğum var. Yemek yapmak ve yemek yemek ile aranız nasıl?
Yemekle de yapmakla da harika! Uzun zamandır mutfağa girmiyorum açıkçası ama etli yaprak dolmam iyidir:) Yeme konusunda Ege’de büyüdüğüm için zeytinyağlı hastasıyım. Et yemeklerini pek sevmem ben.

Farklı kültürlere ait yemekleri sever misiniz?
Yok  Farklılık sevdiğim bir şey değil maalesef yemek konusunda. Değişik şeyler yaparım ama değişik şeyler yemem  Klasiğe bağlı  biriyim...

Yemek yapmak yazı yazmak… İçinizde hangi duyguların esmesine neden oluyor?
İkisi de doyuruyor adamı işte   İkisi de olmazsa olmaz cidden.  İkisinde de sofrayı hazırlıyor misafirlerinize “buyrun” diyorsunuz ve bazen tek konuğunuz kendiniz oluyorsunuz. En güzeli en özeli de bu... 

Sevdiklerinize özel günlerde yaptığınız bir yemek tarifini bizimle paylaşır mısınız?
Öyle özel bir tarifim yok ama hoş bir sebze salatamı  paylaşayım. 
Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar ve büyük doğranmış  havuçlarınızı haşlayın. 
İçine defne yaprağı da atın mutlaka. 
Süzüp zeytinyağı ve limonla soslayın. 
Taze naneyi unutmayın... 

Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz?
Uzun yıllar öğretmenlik yapmayı düşünmüyorum. Bir dergi hâyâlim var ama yakın zamanda değil. Şimdi birkaç sitede ve edebiyat dergisinde yazmaya devam edeceğim bir süre gibi duruyor.

Günümüzün gençliğine üç tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?
1.Hobileriniz olsun. Yalnız kalmaktan korkmayın onlar varken.
2.Üretin. Bos zamanlarınızda neler yaparsınız? diye soramamalı kimse size. Hep üretin, düşünün.
3.Dürüstlükten vazgeçmeyin, kaybetseniz de ömürde size  kazandıran bir hazinedir o aslında.

Röportajı yapan siz olsaydınız, sorulmamış hangi soruyu kendinize sorardınız?
Kaldı mı öyle bir soru 

Röportaj teklifimi kabul edip içtenlikle cevapladığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim :)

Lale Bollukcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder