19 Şubat 2018 Pazartesi

Yazar Her Türlü Tabuyu Yazabilmeli... Per Gustavsson.

    Yazar her türlü tabuyu yazabilmeli...


      Her şey aşık olduğum kızı etkilemek için yaptığım harika 
çizimlerle başladı...



       İsveçli ünlü çocuk kitapları yazarı ve illüstratör Per Gustavsson ile harika bir röportaj yaptık…


       Öncelikle röportaj yapmak için bana fırsat verdiğinizden dolayı teşekkür ederim.
        Per Gustavsson kimdir? Türkiye’deki okurlarınız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
        Per Gustavsson: 55 yaşındayım, evliyim ve iki çocuğum var. Biri 19 diğeri 15 yaşında iki kızım var. 14 yaşımdan beri resim yapıyorum. Her şey aşık olduğum kızı etkilemek için yaptığım harika çizimlerle başladı. Onun abisi de çok iyi bir sanatçıydı ve ondan çok etkileniyordum. Ben de eğer güzel resimler çizimler yaparsam onun beni fark edeceğini düşündüm.
        Yemek yapmayı ve akşam yemeklerine dostlarımı davet etmeyi severim ve müzik dinlemekten, özellikle film müziklerini dinlemekten çok zevk alırım.



         Kızlarınız birşey dediğinde hikâye yazdığınızı ve çizim yaptığımızı söylediniz.
         Per Gustavsson: Evet, fikirler her yerden gelebiliyor.  Bu bazen kızlarımın söylediği bir şeylerden bazen de etraftaki bir şeyler bunu tetikliyor, fakat evet iki kere kızlarım hikâye Yazmam da ilham kaynağı oldular. İlkinde büyük kızım Kajsa prenseslerinin yalnızca iki şey yaptığını söyledi evlenmek ve çocuk doğurmak. Böylece gerçekte prenseslerin neler yaptığını anlatan hikâyeler yazdım. İkincisinde diğer kızım Minna,bana kendini yaşlı bir adam gibi hissettiğini söyledi. Sanki içinde yaşlı bir adam yaşıyordu. Bu da bana bazen nasıl başka birisi gibi davrandığımızı düşündürdü. “Eğer fil olsaydım” kitabını buna hitaben yazdım.



         Çizimlerinize mi hikâye yazarsınız yoksa hikâyelere göre mi çizim yaparsınız?
         Per Gustavsson: Önce fikirler gelir.Kafamda ne resimler ne de text olur, ikisinin arasında bir şey… Anlaması zor…Ama her şey bir fikirle başlar…Ve bu fikir bütün bir hikâyeye dönüşünce yazarım, sonra da resimlerim…



      Sizin için en önemli kitabınız hangisidir? Niçin?
       Per Gustavsson: Şimdilik en beğendiğim kitabım“Shadowside”. Benim için yeni bir tema içeriyordu. Kim olduğumuz ve korkularımızla nasıl başa çıkabiliriz gibi ciddi bir konuyu içeriyordu.Değişik bir çizim metodu da kullandım. Çok değişik karakterlerin olduğu karanlık bir hikâyeydi.



        Çizimlerinize yazdığınız kısa hikâyeler size ne anlam ifade eder?
        Per Gustavsson: Bu benim işim, yaşamak için bunu yapıyorum. Öyle yapmalıydım, yapmasaydım mutlu olmazdım. O kadar uzun zamandır yapıyorum ki artık benim yaşam tarzım oldu…



       Ayrıca çocuk hikâyeleri seriniz de var.Seri olarak kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?
       Per Gustavsson: Bu gerçekte bir karar değildi. Çok popüler olan bir kitap yazdım ve yayımcı devamını yazmamı istedi. Aslında pek niyetli değildim çünkü genelde ikinci kitap ilkinin kopyası gibi oluyor.Kısa bir süre sonra ilgilendiğin bir fikir oldu ve ikinci Kitabı yazmanın mümkün olduğunu düşündüm.İkinci kitap olduktan sonra seriyi devam ettirmek gerçekten kolay oldu.



        Çeşitli konuların işlendiği renkli çocuk kitaplarınız var. Genç ve yetişkinler için yazmayı düşündünüz mü?
        Per Gustavsson: Hayır, asla ilgilenmiyorum, belki çözüm olabilir ama yazmayı düşünmüyorum.Çizimi yazmadan daha çok seviyorum bu yüzden mümkün oldukça az text kullanıyorum. Bazen de ikisi arasında hiç fark yok diye düşünüyorum, hikâye iyiyse iyidir, kimin için olduğu fark etmez.



          İzmir’de hayranlık duyduğunuz üç şey söyleyebilir misiniz?
          Per Gustavsson: Kordonu ve orada insanların balık tutmasını izlemeyi seviyorum. Orada oturup dinlenmeyi çok seviyorum. Ayrıca şu anda ismini hatırlamadığım iyi bir sahibi olan kitapçıyı da çok sevdim ve orada kaldığım sürece çok iyive arkadaş canlısı kişilerle tanıştım.



          Kelimeleriniz nerede ve ne zaman kaleminizin kâğıtla buluşmasına eşlik eder?
          Per Gustavsson: İstediğim sıklıkta değil fakat rahatsız edilmeden sessiz ortamda çalışmaktan hoşlanırım. Bazen yaratıcı fikirler böyle zamanlarda açığa çıkar.



           Hayranlık duyduğunuz yazarlar kimlerdir?
           Per Gustavsson: StephenKing’den tutunda İsviçreli nokta nokta yazarlara kadar birçok yazarlardan hoşlanırım.



           İyi bir çizimci olmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
           Per Gustavsson: İyi bir çizimci olmanın en iyi yolu çizmektir. Meraklı olmak, gördüğün ve görmediğin her şeyi çizmek…



           Benim yemek ve kültür üzerine bir bloğum var.İzmir ve yemek ile ilgili neler söylersiniz?
           Per Gustavsson: Yemek pişirmeyi seviyorum. İsveç mutfağından tutunda Vietnam mutfağına, İtalyan mutfağına her şeyi deniyorum. Seyahat ettiğim yerlerde oraların halkının tercih ettiği yerlere gitmeyi seviyorum.İzmir’de güzel yemekler yedim. Açık söylemek gerekirse biber, tuz ve şeker kamışından yapılan şalgamdan pek hoşlanmadım. Bir daha ki geldiğimde tekrar denerim ve belki bu sefer severim…



           Ülkelerin değişik tatlarını denemeyi mi seviyorsunuz? Yoksa gittiğiniz yerlerdeki değişik kültürlerden mi hoşlanıyorsunuz?
           Per Gustavsson: Sanırım biz ailece seyahatlerimizde yiyecek kısmından çok hoşlanıyoruz ve nerede olursak olalım sonunda bir restoranda bir şeyler yerken buluyoruz kendimizi. Bence bir ülkeyi tanımanın en iyi yolu mutfaktan geçiyor.



            Yemek pişirmek ve yazı yazmak… Bunlar nasıl bir duygular veriyor size?
            Per Gustavsson: İkisini de yapmayı seviyorum. Tabii ki aynı anda değil… Yemek yapmak beni mutlu ediyor. Eğer bir şey pişireceksem bunun akşam yemeği olmasını tercih ederim, ailemle ve arkadaşlarımla beraber olmak bana mutluluk verir.



              Özel günlerde yaptığınız bir tarifi paylaşabilirmisiniz?
              Per Gustavsson: İşte size yapmaktan hoşlandığım “Somon Lakerda” adlı meşhur İsveç balık yemeği tarifi... Haşlanmış patates ile servis edilmeli… 

 

            Malzemeler:


            200 gr kadar parça somon fileto
            Bol miktarda iri kaya tuzu
            Tuzun yarısı kadar toz şeker
             Dereotu
            Haşlanmış patates

            YAPILIŞI:


            Somonun alt bölümlerindeki kılçıkları temizleyelim. Bir kâsede balığın üzerini kaplayacak kadar iri kaya tuzunu, şekeri ve dereotu yapraklarını karıştıralım. Bu karışım ile balığın etli kısmının üzerini iyice kaplayalım ve tabağı bol miktarda streç filmle kapatarak buzdolabına koyalım. Balığın üzerine iyi bir ağırlık yerleştirip en az 24 saat boyunca bekletelim.
            Üzerindeki tuzu bıçağın sırtıyla kazıyarak bir süre yıkayalım. Somonun derisini çıkardıktan sonra, ince ince dilimleyelim. Yanında haşlanmış patates ile servis edelim.
              Afiyet olsun…



              Gelecekle ilgili projelerinizden bahseder misiniz?
               Per Gustavsson: Şu anda Anders Spring tarafından yazılan bir hikâyenin çizimlerini yapıyorum. Herkesten hoşlanmayan bir aile hakkında, hepsi hırsız.Her zaman bir şeyler çalarlar kendilerinden bile… Gerçekten komik ve çılgın bir hikâye…İlkhikâyede genç oğlan Ture’un doğum günü var.Şekercideki en büyük topi topu almayı her şeyden çok istiyor. Ve ailenin onu çalmak için iyi bir plana ihtiyacı var. Bu planı Ture’un babası Bove’dan başka kim daha iyi yapabilir ki…



               Samimi cevaplarınız ve röportaj için çok teşekkür ederim.

                Lale BOLLUKCU