18 Haziran 2017 Pazar

Kader Güneş: Yazı yazmak nefes almak gibi…

     
          Gülmek Bedava kitabının yazarı Kader Güneş ile gülmekten yorulduğumuz bir anda keyifli bir röportaj yaptık…






            Öncelikle sizinle söyleşi yapma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler.
            Kader Güneş kimdir? Bize kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
            Merhaba Lale Hanım, öncelikle ben de size teşekkür ederim bana bu fırsatı verdiğiniz için.  Kader Güneş, 1974 Bulgaristan doğumlu, 1989 yılında Türkiye’ye göç etmiş bir soydaşınız.

           Gülmek Bedava isimli kitabınız nasıl oluştu? Mizah kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?
           Kitabı Değerli hocam Adem ÖZBAY ile birlikte yapmış olduğumuz çalışmalar sonucu oluşturduk. Çocuk kahkahaları ile beslendiğimden çocukların mutlu olmalarını hedefledik ve bu sebeple GÜLMEK BEDAVA dedik.

           Mizah kitabınızı okuyanlardan ilk aldığınız geri dönüşler neler oldu?
           Mizah kitabını okuyanlardan aldığım ilk dönüş GÜLMEYE İHTİYACIMIZ VARDI BU KİTAP TAM BİZLİK demeleri oldu.   Oysa bizim amacımız çocuklardı lakin gördük ki 7’den 77’ye herkes kitabı çok sevdi.

          Edebiyata olan tutkunuz nasıl başladı?
          Edebiyat daima hayatımda vardı son zamanlar da daha çok kitap okumak ile başladığım bu serüvene, sosyal medyanın da etkisi ile daha da içine girmeye başladım.
          AZ KİTAP YAYINLARI SAN TİC LTD ŞTİ’de öncelikle sosyal medya sorumluluğu, ardından HALKLA İLİŞKLİLER görevine getirildim.
         Tabi bu görevlerimden oldukça keyif aldım lakin bunun dışında BEYFORM TEKSTİL SAN ve TİC LTD şirketinde Genel Müdür Yardımcılığı görevimi sürdürmeye devam ettim.
         Hem tekstil şirketi hem de yayıncılık bir arada hala devam etmekte.

         Kelimeler nerede, ne zaman kalemin kâğıtta raks etmesini sağlıyor?
         Yer, zaman, mekân olmaksızın,  bazen bir dost sohbetinde yapılan espriler arasında, bazen bir anlık konuşma esasında .          

         Yazı yazmak sizin için ne ifade ediyor?
         Yazı yazmak nefes almak gibi… Kalemi elinize aldığınızda MUTLULUĞA ulaştığınızı hissedersiniz. Kalem düştü mü elden küstü sanırsınız. Küstürmemek adına da elinizden bırakmazsınız. Yazmak, okumak yoldaşınızdır.

          Okumak ve yazmaktan başka ilgi alanlarınız nelerdir?
          Yemek yemek desem GÜLESİNİZ eminim    Çünkü bende gülüyorum
          Yaşamak için değil yemek için yaşar gibiyim  Seyahat etmeyi seviyorum, Müze ziyaretleri Konserleri Bowling oynamak en büyük keyfimdir  ( her ne kadar karavana atsam da )

            Okumayı sevdiğiniz Türk ve Dünya yazarları kimlerdir?
           Biraz klasik olacak ama  ben Namık Kemal, Orhan Veli, Yaşar Kemal, Cemal Süreya, Elif Şafak, Adem Özbay, Selçuk Alkan, Fatih Murat Arsal, Gonca Çiftçioğulları, Güler Berkay Aygül, Şafak Güçlü, Viktor Hugo, Dostoyevski, Tolstoy, Dan Brown… Ve şu an aklıma gelmeyen edebiyatçılar…

          Yakın tarihte adını duyup okuduğunuz yazarlar kimlerdir?
          O kadar çok ki  J Uğur Can Dural, Ufuk Yetişkin, İlknur Birdal, Ulaş Salih Özdemir, be birçoğunu yeni okuduklarım arasında
  
           Benim bir de yemek kültür bloğum var. Yemek yapmak ve yemek yemek ile aranız nasıl?
           Buna güzel bir cevap vermiştim aslında    ÇOK SEVİYORUM ASLA AÇ KALAMAM SANIRIM BEN…  Yemek yapma konusuna gelince aslında pek fırsat bulamıyorum o işi anneciğim sağ olsun hallediyor elbette yemek de yapıyorum

            Farklı kültürlere ait yemekleri sever misiniz?
            Farklı kültürlerin yemeklerini denemeyi de severim elbette (içinde çok et barındırmayanları)…

           Yemek yapmak yazı yazmak… İçinizde hangi duyguların esmesine neden oluyor?
           Ben yapı olarak esnek bir yapıya sahibim duygularımda öyle  (uyumluyum)  şu duyguma ya da bu duyguma diyemem ben mutluluğu seven bir kadınım ve mutluluk verici her şeye yakınım. Yazarken ve yemek esnasında bu hiç fark etmez gülmeyi çok seviyorum o yüzden kırışıklıklarım var.   

            Sevdiklerinize özel günlerde yaptığınız bir yemek tarifini bizimle paylaşır mısınız?
            Ben size göçmen yemeği tarifi vereyim sanırım bu daha güzel olur en azından farklı bir kültürü de sergilemiş olurum.

KREMALI PATLICAN YEMEĞİ (BENİM EN SEVDİĞİM)

4-5 ad patlıcan
1 bas orta boy soğan
1 diş sarımsak
1 ad sivri yeşilbiber
Tuz
Karabiber
Kırmızı toz biber
Kekik
Krema

YAPILIŞI

Öncelikle patlıcanları alacalı bir şekilde soyuyoruz   (siyah kabuğu az olacak şekilde )
Soyduğumuz patlıcanları küp küp doğruyoruz ve bir tencerede siyah sularını dökecek şekilde haşlıyoruz.
Haşlanmış patlıcanları suyunu süzüyor ılık su dökerek süzüyoruz.
Soğanları küp küp doğruyor, biberi de küçük küçük doğrayıp ikisini birlikte bir tencerede kavuruyoruz. Ardından 1 diş sarımsağa da minik minik doğrayarak ilave edip kavurmaya devam ediyorsunuz. Haşlamış patlıcanları ilave ederek bir müddet daha kavuruyoruz ardından krema ilave ederek tuz biber ve kekik ilave ederek altını kapatıyoruz.   

Servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun 

            Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz?
            Gelecek ile ilgili tüm çalışmalarım yine çocuklar ile ilgili olacaktır şu an iki kitap çalışması birlikte yürütüyoruz. Yine çocuk yine gülmece yine MUTLULUK

            Röportajı yapan siz olsaydınız, sorulmamış hangi soruyu kendinize sorardınız?  
           Neden çocukları seçtiniz? Bir anne olarak çocuk kahkahalarını çok sevdiğim için çocukların masumiyetini, saflığını sevdiğim için yapacağım her şeyi çocuklar için yapmayı seçtim. ASLINDA BEN GELECEĞE YATIRIM YAPTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM ÇOCUKLAR İLE...

            Röportaj teklifimi kabul edip içtenlikle cevapladığınız için teşekkür ederim. 
            Ben teşekkür ederim Lale Hanım… Sevgiler…  Saygılar…

            Lale Bollukcu

15 Haziran 2017 Perşembe

MURAT ŞAHİN: İyi bir anı biriktiricisi...

        
          Benim için yazarlık; yürürken cebindeki tohumları toprağa bırakan büyümesi için yağmuru ve güneşi bekleyen bir çiftçinin verdiği emek kadardır. Sonrası okura kalmış…

          Uzun süre çok satanlarda yer alan Esnaf Lokantası ve Son Tren öykü kitaplarından sonra yazdığı kitap ile yine en çok okunan yazarlarımızdan biri: Murat Şahin…






         Kısa sürede üçüncü baskısı yapılan “Tedirgin Bir Yazar Yusuf Atılgan” isimli kitabı ve edebiyat üzerine şahane bir röportaj yaptık…


Çeşitli dergilerde yazılarınız ve öyküleriniz yayınlanıyor. Bu yazıları ve öyküleri yazarken nelerden esinleniyorsunuz
İnsanların anılarında… Ben kendimi iyi bir anı biriktiricisi olarak görüyorum. En çok sevdiğim kitaplar ve filmler biyografi üzerine olanlardır. Çocukluğumda eski kitapçılara giderdim. Orada kitapların içindeki altı çizili cümleleri, okumayı çok severdim. Onların içinde bu kitapları daha önce okumuş olanların geçmişlerinin yattığını düşünürdüm. Altını çizdiğiniz bir sözcük bazen sizin tüm sırlarınızı ortaya döker… Ben öncelikle cebinde anılarla gezen bir okur olmayı seçtim. Benim için yazarlık; yürürken cebindeki tohumları toprağa bırakan büyümesi için yağmuru ve güneşi bekleyen bir çiftçinin verdiği emek kadardır. Sonrası okura kalmış…

Her yazdığınız yazının bir amacı var mı? 
Büyüklerimiz bizlere bir hikâye, masal, olay anlatırken hep geçmişten örnekler verirlerdi. Çünkü bunlar daha önce yaşanmış ve insanların birbirlerine öğüt verdikleri hikâyelerdi. Ben geçmişte yaşamış önemli yazarları ve yaşanmış olayları önemsiyorum. Hikâyelerimde bunları anlatarak bir hatırlatma o olay ya da kişileri gözlerinin önüne getirmeyi seviyorum. 

Okunmayacağını bilseniz de yazar mıydınız? 
Kesinlikle, yukarıda belirttiğim gibi…”Benim için yazarlık; yürürken cebindeki tohumları toprağa bırakan büyümesi için yağmuru ve güneşi bekleyen bir çiftçinin verdiği emek kadardır. Sonrası okura kalmış.”

Kitabınızın başında daha önce yayınlanan Esnaf Lokantası kitabınıza ismini veren öyküyü Yusuf Atılgan’ın bir anısından yola çıkarak yazdığınızı belirtmişsiniz. Tedirgin Bir Yazar Yusuf Atılgan kitabının hazırlık aşamaları nasıl gerçekleşti?

İhsan Bayram ile ne zaman otursak edebiyat sohbetimiz hep Yusuf Atılgan ile biterdi. Bir gün “İhsan ağabey söz uçar yazı kalır bu anılarınızı oturup yazmalısın” demiştim. Sonra bunu benim yapmamı istedi. 22 Şubat 2015 günü iki saatlik bir söyleşinin ardından bu kitap çıktı.

Ne kadar sürede tamamladınız kitabınızı?
Bu kitabın ilk tohumlarının atıldığı yıl 2011’dir. Yazılması ve baskıya hazır hale gelme süreci 2015 yılından sonradır.

Kitaplarınızın kapak tasarımlarını nasıl belirliyorsunuz?
İlk kitabım (Amtafarak) hariç hepsini yayınevleri ile ortak belirliyoruz. Onlar birkaç kapak çalışması atıyorlar. Üzerine konuşuyoruz ve hangisi içimize sinerse onu seçiyoruz. Bazen çalışma üzerinde değişiklik istiyorum, mesela “Esnaf Lokantası” kitabında daktilonun renginin değişmesini istemiştim hiç itiraz edilmedi.

Genelde öykü yazıyorsunuz. Roman yazım çalışmanız var mı?
Sadece çalışmalarım var. Roman benim için öyküden daha zor. Söylediğiniz gibi roman üzerine çalışıyorum.

Yazdığınız öyküler arasında aklınızda kalan bir replik veya pasaj var mı?
“Kendimi şiirlere, öykülere ve romanlara verdim. Bir gece yarısı bir öykünün içinde kaybolmuştum. Öykü şöyle bitiyordu. Ne hissediyorsan onu yap, aynı duyguları bir daha hissedemeyebilirsin…” Esnaf Lokantası Öyküsü

Benim bir de yemek kültür bloğum var. Yemek yapmak ve yemek yemek ile aranız nasıl?
Yemekle aram çok iyidir. Özellikle yemek konusunda, yapmak çok becerebildiğim bir şey değildir. Kek benim en iyi olduğum bölümdür. Cevizli Kek yaptığımda herkes çok beğenir. Her zaman çok iyi yaptığımı söylerler. İzmir’de en iyi köfte, kurufasulye, döner, pide nerede yenir bildiğim söylenir.

Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz?
Üzerine çalıştığım üç tane dosya var. Roman, öykü ve çocuk kitabı…

Röportajı yapan siz olsaydınız, sorulmamış hangi soruyu kendinize sorardınız?
“Yusuf Atılgan tedirgin bir yazardı, peki İhsan Bayram için ne söylersiniz?”
İhsan Bayram maceraperest bir yazardı…


Değerli vaktinizi ayırıp sorularıma içtenlikle cevap verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

Lale Bollukcu