13 Şubat 2016 Cumartesi

Bodrum’un Eski Musandralı Taş Evleri

      Şimdilerde artık sayıları azalan BODRUM’un eski taş evleri.




      Bunlardan biri de GÜMÜŞLÜK’te bulunan aile yadigarı musandralı kule tipi taş evdir. Şu an halen sağlam olarak ayakta dimdik duran ev, anıtlar kurulunda tarihi eser olarak işaretlenmiştir.
      Taş evin yapım tarihi takribi olarak 1830’lu yıllara tekabül ediyor. Zamanın Lokman Hekimi olan büyük büyük dedem Halil’e babası Hacı İsmail tarafından yaptırılmış. O zamanlarda bu kadar büyük bir ev çok az inşa edilmektedir. Hatta evin kalasları özellikle Rodos’tan getirtilmiştir. Kalasların bazılarının üzerlerinde özel şekiller vardır.  Kalaslardaki şekiller tam ortaya getirilerek özenle tavana yerleştirilmiştir. Hemen hemen bütün ahşaplarda işlemeler ve bezemeler bulunmaktadır.
     Evin dış çevresi takribi 10 metreye 6 metredir. Taş evin duvarlarının kalınlıkları 55-60 santimetre kalınlığındadır. İki büyük iri taşın arasına özel olarak hazırlanan çakıl-toprak karışımı dolgu ile duvar örülür. Dış cephesi ise çakar sıvayla sıvalıdır. Evin içi tahta duvarlar ve tahta merdivenlerle odalara ayrılmıştır. 
     Ana kapıdan girince sağ tarafta bir oda, tam karşısında iki basamak yukarı çıkan tabanı tahta ile döşeli ve girişte hem solda hem karşıda trabzanları olan bir oda, yine karşı ortada üste dört basamakla çıkılan tahta kapısı olan bir oda vardır. Yukarıdaki odaya çıkıldığında yine sağ köşesinde yüksek bir basamaklı tahta kapısı olan alçak bir odacık daha karşımıza çıkmaktadır. 
     Evin ilk girişindeki sağ odanın tavanı biraz alçaktır. Bu odanın sağ köşesinde banyo vazifesi gören yıkanma alanı vardır. Ayrıca bu oda kiler vazifesi de görmektedir. Girişteki Alt Öz denilen odanın sol ortasında ocak bulunmaktadır. Hem yemeklerini burada pişirirlermiş hem de kışın ısınırlarmış.  Duvarlar kalın olduğundan evin bazı bölümlerine dolap vazifesi gören boşluklar yapılmıştır. Bu dolapların bazılarında yine ahşap işlemeli kapaklar ilgi çekicidir. 
     Girişin tam karşısındaki duvardaki boşlukta da oluk olduğundan ellerini yıkadıklarında suyun dışarıya akması sağlanmış. Dört basamakla çıkılan Üst Öz denilen ana odada şimdiki gömme dolapların atası sayılan dolaplar vardır. Bu gömme dolapların içinde özel bir gizli alan vardır ki oraya ziynet eşyalarını koyarlarmış. Bu odada da yine tam karşı ortada ocak bulunmaktadır.  
     Her yerdeki tahta kapaklar hep işlemelidir. Ayrıca yukarıdaki odanın üç kenarında boydan boya eşyaları koymaya yarayan oymalı raflar vardır. Sağ ve sol ortalarda da kapaklı dolaplar bulunmaktadır. Bu odadaki gömme dolabın tam sağ köşesinde yüksek basamaklı tahta kapılı bir odacık daha vardır. 
     Musandra ismi verilen bu odanın tavanı alçaktır. Küçük bir tahta kapaklı penceresi ve karşısındaki duvarda da havalandırma boşluğu vardır. En üst odanın yine köşesinde tahta merdiven ile çatıya çıkılır. Çatının tamamı kalasların bir araya getirilmesinden oluşur. Kalasların üzeri özel bir toprak ile kaplıdır. 
     Her sene kış girmeden Geren denilen mor bir toprak alınır ve üzerine yayılır. Bu yayma işleminden önce üstte bulunan Geren toprağı süpürülerek sıyırılır aşağıya atılır. Tamamen her tarafa tuz serpilir ve yeni Geren toprağı serilir. Çatının üst köşelerinde kule tipi taştan köşecikler vardır.
       Evin pencereleri ve ana giriş kapısı iki kanatlı kalın tahtalardan yapılmıştır. Kapının iç taraflarında demir kancalar bulunmaktadır. Kapıyı kapatıp iki taraftaki kancayı taktıkları zaman istenildiği kadar kapı dışarıdan zorlansın açılamaz. Alt özde bir pencere, Yukarı özde dört pencere vardır. Evin önündeki alanın dört bir yanı da taştan duvarla çevrilidir. Buraya Hayat denir. Köşelerde uzun sütunlar bulunmaktadır. Dışarıda tam sol köşede yine ocak vardır. Yazın bahçedeki okaliptüs ağaçlarının dalları budanır ve evin önüne bu dallarla çardak yapılır.
        Eskiden burada ipek böceği beslenerek ipek elde edilirdi. Bahçedeki dut ağaçlarının yaprakları toplanır, altlarına serilir ve ipek böceklerinin koza yapması beklenirdi.
       Tarihimize sahip çıkalım.

     Tarih; hayal mahsulü olamaz. Tarih yazarken gerçek olayları bulmaya çalışmalıyız.      Atatürk , 10.11.1935 

     Lale BOLLUKCU...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder