13 Ağustos 2016 Cumartesi

Kalbi ve kalemi her daim AŞK’tan ve yazmaktan yana olan sevgili şairimiz İlkay Akın…

Kalbi ve kalemi her daim AŞK’tan ve yazmaktan yana olan sevgili şairimiz İlkay Akın…






Denizli’de yaşayan sevgili Eczacımız İlkay Akın ile “Aşkın Şiir Hali” isimli ilk şiir kitabını ve yazım serüvenini konuştuk. Kendine has sevecenlikle ve candan bir biçimde sorularıma cevap verdi ve karşınıza bu sıcacık şiir gibi duygu yüklü röportaj çıktı…

İlkay Akın kimdir? Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz?
1972 Almanya doğumluyum. İlkokul 1. Sınıfı Almanya’da okuduktan sonra Denizli’ye döndüm. İlkokul dönemim benim için bir adaptasyon süreciydi. Almanca anadilim gibiydi ve bu durum ilk zamanlar telaffuzla ilgili sıkıntıya sebep olmuştu.  O dönem Türkçe’ye çok önem verdiğimi hatırlıyorum. Çok kitap okuyarak bu açığımı kapatmaya çalıştım. Orta ve Lise eğitimimi Denizli Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1990-1994 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eczacılık eğitimi aldım. Mezuniyetimden sonra Denizli’ye döndüm ve halen burada serbest eczacılık yapıyorum. Evliyim, 18 yaşında bir kızım ve 13 yaşında bir oğlum var.

Şiir yazmaya ne zaman başladınız? Yazdığınız ilk şiiri hatırlıyor musunuz?
Şiir yazmaya Lise yıllarımda başladım. İlk şiirim sanırım bir 23 Nisan şiiriydi.

Sizce şiir nedir?
Şiir; duyguların dışavurumudur, şiir; bir cümleyle bin bir halin anlatımıdır, şiir; bir sözle öze değmektir, şiir özdür, özettir… Şiir; bir ruhun diğerine dokunmasıdır, bir gönülden çıkanın binlerce yürek tarafından okunmasıdır… Şiir; tanıdık gelmektir, aynıyız demektir, aşkla ve sevgiyle atılan ilmektir… Şiir; bastıramadıklarımı taşırmak demektir, emektir, hissetmektir…
Sait Faik Abasıyanık bunu çok güzel ifade etmiş; “Kalemi  yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım…”

Çalışırken bir anda şiir yazma isteği duyuyor musunuz?
Bazen olabiliyor. Tamamen o anki duygu yüküyle ilgili aslında… Duyduğum bir cümle, gördüğüm bir sahne, dinlediğim bir şarkı bir anda bir şiire dönüşebiliyor.

İlham gelince yazanlardan mısınız? Yoksa her daim bir dörtlük yazabiliyor musunuz?
İlham gelmesi çok farklı ve özel bir durum… Öyle zamanlarda duygular, kelimeler akış halinde geliyor.
Yine de yazmak istersem her daim bir dörtlük yazabilirim.

Kendinize örnek aldığınız şair var mı?
Örnek aldığım, etkilendiğim çok değerli şairler var elbette… Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Özdemir Asaf, Turgut Uyar, Birhan Keskin ilk aklıma gelenler oldu.

Günümüz şiirlerini nasıl buluyorsunuz?
Günümüz şiirlerinin daha çok serbest vezinde yazılmış olduğu dikkatimi çekiyor. Her şairin kendine özgü bir tarzı var. Okunduğunda az çok kimin kaleminden çıkmış anlayabiliyor insan. İçten, hissederek, aşkla yazılmış her şiir yüreğime etkili ve dokunaklıdır.

Şiirlerinizde ölçü kullanıyor musunuz?
Şiirlerimde ölçü kullanmıyorum. Serbest bir şeklide, geldiği gibi yazmayı tercih ediyorum.

İlk şiir kitabınız Aşkın Şiir Hali nasıl oluştu? Aşk ile şiir arasındaki ilişki nedir sizce?
Yaklaşık 1 Yıl kadar önce böyle bir düşünce oluştu bende. Uzun zamandır yazdığım fakat farklı yerlerde sakladığım tüm şiirlerimi bir dosya halinde toplamaya karar verdim. Hepsini tekrar gözden geçirdim, toparladım, düzenledim ve tamamen amatörce bir girişimde bulundum. Benim için tüm yazdıklarım çok değerli ve özeldi ancak profesyonel bir bakış açısıyla yerim neredeydi bilmiyordum. Minval Yayınevi tesadüfen karşıma çıkmıştı. İletişime geçtim ve sevgili Yayın Koordinatörüm Atakan Kelleci ile görüştüm. Dosyamı incelediler ve birkaç gün içinde olumlu dönüş yaptılar. Hevesimin heyecana dönüştüğü çok özel bir andı benim için… Sözleşme öncesi ve sonrası her görüşmemizde beni yüreklendirdiler. Zamanı gelmişti sanırım, yollar kolaylıkla açıldı ve heyecanlı süreç başladı.
Aşk, evrenin en güçlü duygusudur… Aşk, evrensel bir duygudur… Herkesin aradığı, herkese iyi gelen, coşkulu bir haldir. Çok manevi bir boyuttur. Aşkın yaşattığı her şey uç noktalarda yaşanır ve tüm bu iniş çıkışların bir dışa vurumdur şiir…

Sizce şair mi doğulur? Yoksa sonradan mı şair olunur?
Sanırım şair doğulur… Yazmak, kurgulamak, ifade etmek tamamen içten gelen bir durum, bir hissediştir…

Şiir şairin aynasıdır. Bu sizce doğru mudur?
Evet, kesinlikle doğrudur. Bir şiiri okuyarak onu yazan kişinin duygu durumunu, ruh halini ve hissettiklerini anlayabiliriz. İnsan genellikle içinde birikenleri, söyleyemediklerini, dışa vurmak istediklerini yazar. Ben de uzun zamandır okumadığım şiirlerime baktığımda yazarken neler hissettiğimi hatırlıyorum. Yazılanlar, yazanı her şekilde yansıtır.

Kelimeleriniz ne zaman, nerede kalem ile kâğıtta raks ediyor?
Aslında hep söylenir; hüzün, ayrılık, özlem zamanlarında şairler daha çok yazarlar… Duygusal yoğunluk önemli burada… Ben yüreğimde hissettiğim her durumda yazıyorum. Ayrılığın hüznü kadar kavuşmanın coşkusu da yazmaya değerdir ve kalbe dokunduğunda; eli kalem tutmayan kalbime tercüman olmak için kelimelerim kalem ile kâğıtta raks ediyor.

Okumayı sevdiğiniz Türk ve Dünya şairleri, yazarları kimlerdir?
Türk şairlerden Nazım Hikmet, Attila İlhan, Cemal Süreya, Can Yücel, Özdemir Asaf,  Orhan Veli Kanık, Ahmed Arif en sevdiklerimdir.
Dünya şairler ve yazarlarından  Charles Baudelaire, Pablo Neruda, Goethe, Shakespeare ve Victor Hugo en çok okuduklarımdır.

Günümüz gençliğinin şiire bakış açısı nedir sizce?
Şiir, duygusallıktır… Daha ince bir düşünüştür, derinden hissediştir… Günümüz gençliğinin yaşam içerisinde geçmişteki kadar duygulara değer vermediğini düşünüyorum. Her duygu insanidir ve hiçbir şekilde yanlış değildir. Ancak gençlik bana kalırsa daha kapalı ve mesafeli olmayı tercih ediyor… Şiire bakış açısının bu bağlamda çok hoş olmadığını görüyorum. Oysaki her duygumuzun arkasında olmamız gerektiğini düşünüyorum. Daha kalpten düşünen ve hareket eden bir gençlik olsaydı sanırım şiirin hakkı verilirdi.

Şiire önem veriliyor mu? Neden?
Şiir, belli bir kesim için çok değerli  ve önemli ama yeterli olmadığını görüyorum.  Kolay ulaşılabilir olması, roman gibi okuma sürekliliği olmaması  etken olabilir.

Deneme, öykü ya da roman yazmak ile ilgili çalışmalarınız var mı?
Deneme ve öykü olabilir ama roman benim için zor bir yol gibi görünüyor. Daha kısa, daha öz anlatmayı seviyorum. Romanda ayrıntı, kurgu ve olayların birbiriyle bağlanması oldukça önemlidir. Yazdığım birkaç öykü var ama ciddi anlamda henüz bu tarz çalışmalarım yok.

Benim bir de yemek kültür bloğum var. Yemek yemek ve yemek yapmak ile aranız nasıl?
Yemek yapmayı da yemeyi de çok  severim. Yemek seçmiyorum ve yeni tatları denemeye her zaman açık bir insanım.

Yemek yapmak şiir yazmak… İç dünyanızda hangi fırtınaları estiriyor?
Her ikisi de bir çeşit doyum aslında… Yemek yapmak da şiir yazmak da kendinden bir şeyler katmaktır. Yine bence kalpten yapıldığında her ikisi de hem bedene hem ruha iyi gelir. Hem yemekte hem şiirde kendimi ifade edebildiğim için, yemek yaparken ve şiir yazarken manevi duygularla hayata bir mola verebildiğim için ve sonunda özümü görebildiğim için iç dünyamın fırtınaları biraz olsun sakinliyor.

Sevdiklerinize özel günlerde yaptığınız bir yemeğin tarifini verebilir misiniz?
Tabi ki… Tavuklu Krep özel günlerde tercih ettiğim, pratik hazırlanan özel bir lezzettir. Önce krepleri hazırlıyorum.
Krep hazırlanışı:  un, süt, yumurta, biraz zeytinyağı ve tuz karışımı hazırlıyorum ve  krep tavasına bir kepçe karışımdan dökerek aynı ebat ve şekillerde ince hamurlar yapıyorum.
Tavuklu iç malzeme hazırlanışı: Tavuğun but kısımlarını haşlıyorum ve etleri ayırıyorum. Bir tavada biraz tereyağında 1 kaşık unu kavurup üzerine süt ilave ederek  beşamel sos hazırlıyorum ve tavuk etler ini bu sosla karıştırıyorum.
Hazırladığım kreplere tavuklu harcı koyup tek tek  rulo şeklinde sarıyorum. Tepsiye sıralıyorum, kalan sosu kreplerin üzerine döküp kaşar peyniri rendesi ekleyip fırının ızgarasında peynirler kızarana kadar pişiriyorum.

Röportajı yapan siz olsaydınız, kendinize sorulmamış hangi soruyu sorardınız?
“ Aşkın Şiir Hali” ilk kitabınız. Devamı gelir mi, yazmaya devam ediyor musunuz?
Sanırım ilk kitap heyecanı olduğu için bir süre yazamadım. Şimdi tekrar ilham gelen güzel anlar yaşıyorum. Bu kitabımda hüzün ağırlıklı duyguydu. Fark ettim ki yeni şiirlerim daha umut dolu ve  daha coşkulu  geliyor. Yazmaya keyifle devam ediyorum. Kalbim ve kalemim her daim aşk’tan ve yazmaktan yana…

Lale Bollukcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder