14 Temmuz 2016 Perşembe

Nilgün Erdem: Yazı yazmak benim için vazgeçilmez bir yaşam şeklidir…

Sevecen, hayata pozitif bakan, çevresine hep olumlu enerji veren, yüzü gibi gözlerinin içi de her zaman gülen bir kişi… Durum böyle olunca da ortaya harika bir röportaj çıktı.



Nilgün Erdem kimdir? Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz?
Okuyan, yazan, hayata pozitif bakan, iyi düşün iyi olsun diyen biriyim.

Yazı yazma serüveniniz nasıl başladı? Ne zaman yazar olacağım dediniz?
Yazar olacağım demedim. Yazma serüvenim Dramatik yazarlık kursu ile başladı. Çok sevdiğim bir yazar olan Nermin Bezmen’in Kurt Seyt& Shura adlı kitabını okuduktan sonra ben de yazmalıyım, yazabilirim dedim.

Yazı yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Yazı yazmak benim için vazgeçilmez bir yaşam şekli oldu. Her gün yazmasam da yazacaklarımı tasarlarım.

Bir yazar için zaman ne demektir?
Zaman çok değerlidir. Bir yazar yazmaya başladığı eser için her gün zaman ayırmalıdır.
Düzenli çalışmadan, eserin başında sabahlamadan, defalarca okumadan başarılı bir eser otaya çıkacağına inanmıyorum.

Kitaplarınızda en beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz yerler var mı?
Beğendiklerim de var, beğenmediklerim de var seçim yapıp da şudur diyemem. Kadın konulu öykülerim benim için çok değerlidir.

Türk yazarlar içerisinde bu kişinin eserlerinin, benim yazar olmamda katkısı büyüktür, diyebileceğiniz bir yazar var mı?
Elbette var. Nermin Bezmen- Canan Tan –İncila çalışkan- Hülya Soyşekerci Deniz Üstüngel Süer -Aydın Boysan – Muzaffer İzgü – Hüsamettin Köçseoğlu… Yazdıklarımı okuyup beni yüreklendiren yazmaya devam et diyen kişilerdir.

Çocuklara yönelik üç, büyüklere yönelik iki kitabınız var.
Çocuklara yönelik kitap yazmak mı keyif verici büyüklere yönelik mi?
Büyüklere yazmak elbette daha kolay ve keyifli, çocuklara yazmak ise zor ve çok ince düşünmeyi gerektiren bir süreç… Çocuklara yazarken vereceğiniz en küçük bir kötü örnek onların yaşamını etkileyebilir. Yanlıştan dönmek olası değildir. O nedenle çocuklara yazarken daha titiz bir çalışma gerekiyor.

2003 yılında yazmış olduğunuz ” Sessiz Tutku ” adlı radyo oyunu, 02.01.2005 tarihinde, TRT Radyo 1’de yayınlandı. Radyo oyunu yazmak nasıl aklınıza geldi?
Dramatik yazarlık kursunda Tiyatro oyunu ve Radyo tiyatrosu yazmak üzerine aldığım eğitim etkili oldu. İlk profesyonel çalışmam radyo oyunu olmuştur.

Çeşitli kitap ve dergilerde yazdığınız hikâyeler ve şiirler de yayınlanıyor. Yazılarınızı ve şiirlerinizi yazarken nelerden esinleniyorsunuz?
Şiirlerimi yazarken çevremde kaybetmiş olduğum insanlardan ve uzakta olup özlediklerimden, öykülerimi yazarken de gözlemlerimden, yaşamdan esinlenerek yazıyorum. Çocukların ve kadınların birçok konuda aydınlanmasını sağlamak için yazıyorum.

Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?
Kimse okumayacak olsa da yazarım. Çünkü ben okurum. Günlüklerim var, zaman buldukça alıp okurum. Anılarımı tazeler kaybettiklerimi özlediklerimi bulurum.

Pek çok kişi ‘hayatımı yazsam roman olur’ diye söyler. Sizce herkes roman yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Herkesin hayatı roman olabilir ama yazmak yetenek ve çalışma isteyen bir eylem. Dilimizi iyi kullanmak, yazım kurallarını çok iyi bilmek gerekir.

Kelimeleriniz ne zaman, nerede kalemin kâğıtta raks etmesini sağlıyor?
O hiç belli olmaz, bazen bir yolculuk sırasında, bazen sakin bir kasabada, sessiz bir bahçede, kalemin kâğıdın bulunduğu her yerde…

Hayatın gündelik işlerini yaparken birden aklınıza bir şey geldiğinde işlerinizi bırakıp yazı yazdığınız oluyor mu?
Oluyor birden aklıma gelen bir tümceyi unutmamak için her işimi bırakıp kalem kâğıda sarıldığım çok olmuştur.

Okuduğunuz Türk ve Dünya yazarları kimlerdir? En son okuduğunuz kitap?
HıfzıTopuz- Turgut- Özakman- Canan Tan – Ayşe Kuln- Zülfü Livaneli kitapları çıktığı anda hiç düşünmeden alıp okurum. Yabancı yazarlardan ise Danielle Steel – Kristin hannah – Sarah Jio – kimberly Freeman… En son okuduğum kitap ise Uyan Aç kalbini Esra Ö. Erdoğan

Gelecekle ilgili projeleriniz var mı?
Bir cinayet romanı yazmak istiyorum ya da polisiye… Gelecekte daha iyi eserler yazmak istediğimden çok fazla araştırma ve çalışma yapmam gerekir. Bunun için de çokça okuyorum, araştırıyorum.

Günümüzde gençlerin çeşitli sosyal medya sitelerinde fazla zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya hayatımıza fırtına gibi girmiş durumda hepimizin zamanını çalmakta. Gençlerin daha yararlı işlerle ilgilenmesi ve sosyal projelerde yer alması dileğimdir.

Yazmak isteyenlere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?
Nitelikli kitaplar okumalarını, çok iyi gözlem yapmalarını ve yazmaya zaman ayırmalarını öneririm.

Yemek yapmak ve yemek yemek ile aranız nasıl?
Yemek yapmayı çok severim fena da yapmam övünmek gibi olmasın yemeklerim beğenilir genellikle. Yemek yemekle aram pek fazla değil. Özellikle tatlılarla aram iyi değildir.

Yemek yapmak yazı yazmak… İkisinin arasındaki benzerlikler nelerdir sizce?
İkisi de özen isteyen, sevgi ile yapılması gereken eylemlerdir.

Sevdiklerinize en özel an’larda yaptığınız yemekler var mı?
Kimsenin canı çekmesin ama evde döner yaparım. Bir de balık ve fırında makarna özel yemeklerimdir. Mantıyı da unutmayayım.

Röportajı yapan siz olsaydınız, kendinize sorulmamış hangi soruyu sorardınız?
Şuan hayatınızda değiştirme şansınız olsaydı neleri değiştirmek isterdiniz* diye sorardım. Şimdiki aklımla gençliğime dönmek isterdim.

Değerli vaktinizi ayırıp sorularıma içtenlikle cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim sevgili Lale Bollukcu. Başarılarınızın devamını dilerim...

 LALE BOLLUKÇU

2 yorum:

  1. Nilgün hanım ve Lale hanım bir arada.iki değerli yazar ve kitap okuru,bunun üzerine ne yazılabilirki,muhtesem bir röportaj,emeginiz sağlık Lale hanım.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Kadir bey... Yazılarımız okunuyorsa ne mutlu bizlere... Daha güzel yazılarda bir arada olmak dileğiyle...

    YanıtlaSil