İlk kitabında İstanbul’da zilleri basıp
kaçtıktan sonra Şehremini’de kaybolmuştuk… İkinci kitabında ise Ey Aşk
Nerdesin? diyerek aşkı aramaya başladık…
Aşkı ararken de bir baktık ki olduğumuz
yerde duruyoruz, kahkaha atmaktan bir adım bile ilerleyemiyoruz…
Ey Aşk Nerdesin? kitabının değerli yazarı
Eray Emre Evren ile gülmekten yorulduğumuz kısacık anda okuyanları gülümseten
bir röportaj yaptık…
Ey
Aşk Nerdesin? kitabınız nasıl oluştu? Mizah kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?
Aslında küçük bir hikâye
olarak başladı. Oturduğu mütevazı semtte rastladığı bir kıza tutulup onun
peşinden Nişantaşı’na kadar takip eden bir gencin macerasını anlatıyordu. Nihayetinde
kız, çok lüks bir arazi aracına binip gözden uzaklaşıyor. Kahramanımız da
yaşadığı hüzünle semtine geri dönüyordu. Esprili ve akıcı bir hikâyeydi.
Sonrasında bu hikâyeyi çok beğendim ve devam ettirmek istedim. Gencin semtine
gelmesi, mahalleden arkadaşlarına durumu anlatması, akabinde en samimi olduğu
dostunun ısrarıyla kızı aramaya çıkması gibi detaylar ekledim. Nişantaşı,
Taksim, Çeşme ve Alaçatı’da geçen, yazarken büyük keyif aldığım bir çalışma
çıktı ortaya.
Okuryazar olduğum yaşlardan beri istikrarlı
bir mizah okuruyum. Lise çağlarımda da benzer hikâyeler yazar ancak çok fazla
paylaşmazdım. Planlarım arasında yoktu. Bir anda karar verdim ve bittiğinde de
yayıneviyle paylaştım.
Yayınlanan ilk öykü kitabınızın da
şimdiki mizah kitabınızın da kitap isimleri soru işaretleriyle bitiyor. Kitap
isimlerini nasıl seçiyorsunuz? Soru
işaretleri ile bitmesi bir tesadüf mü?
İkisinin de soru cümlesi olması tamamen
tesadüf. İlk kitabımın ismi yazdığım sırada oluştu. Eski semtine giden bir adam
dolmuşa para uzatıyor ve “şurdan bi şehremini alır mısın?” diyor. Bu kitabın
ismi olmalı, diye düşünüp o anda belirlemiştim.
Yeni kitabımda ise çalışmam bittikten
sonra ortaya çıktı. Daha kısa, farklı bir isim vardı kafamda ancak yayınevinin de
önerisiyle bu isimde karar kıldık. Çok da güzel oldu.
Mizah kitabınızı okuyanlardan ilk
aldığınız geri dönüşler neler oldu?
Şu ana kadar olumsuz
bir dönüş almadım. Okuyan herkes çok güldüğünü söylüyor. Belki de beni üzmemek
için öyle söylüyorlardır J
Bu kitap hayatın rutin mücadelesi arasına
birkaç saatlik mola gibi… Soluksuz okursanız iki saatte bitirebileceğiniz,
sürükleyici, komik ve eğlenceli bir aşk hikâyesi. Halen okudukça gülüyorum.
Kitap kapak tasarımlarınızı nasıl
yapıyorsunuz?
Kapak tasarımları
yayınevleri tarafından düzenleniyor. Hiçbir şekilde müdahil olmadım. Yayınevi
ekibi dosyayı okuyor ve kitaba en uygun kapak çalışmasını tasarlıyorlar.
Genelde yazarı işin içine sokmuyorlar ki bence en doğrusu da bu. Çünkü yazar hikâyenin
içinde ve onun yaratıcısı. Dolayısıyla okuyucu perspektifinden bakamayabiliyor.
Yayınevi ekibi ise en ince detaylarına kadar son okuyucunun algısıyla çalışıp
oluşturuyorlar kapağı. Çalışma tamamlanınca son olarak onayım alınıyor. İki
kitabımın da kapaklarını çok beğendim. Okurlar tarafından da hep olumlu
görüşler aldım.
Bir yazar için zaman ne demektir?
Diğerlerini bilmem ama benim için çok şey
demek. J
Özellikle, benim gibi asıl meslekleri
farklı olan ve yazarlığı hobi olarak yürütenlerin yazmak için zaman yaratmaları
çok zor. Kimi zaman okumaktan vakit çalıyorsunuz, kimi zaman sosyal
faaliyetlerinizden. Mesela hayatımdan televizyonu çıkardım. Yazmak inanılmaz
bir keyif ve sanırım ömrümün sonuna kadar zaman ayıracağım.
Kimsenin okumayacağını bilseniz bile
yazar mıydınız?
Yazarım. Yazıyorum da. Birçok küçük hikâyem var yazıp bir yerlerde
sakladığım. Bunlar kitap haline gelir mi bilmiyorum. Ancak yazıyorum. Kimse
okumayacaksa da yıllar sonra ben okurum J
Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu
seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı
etkilenip yazıyorsunuz?
Birçok şey etkiliyor
konu seçiminde. Bazen çok uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı duyduğumda,
bazen sokakta şahit olduğum rutin bir hadisenin çağrışımında ortaya çıkıyor.
Vakit kaybetmeden notlar alıyorum. Kafamda, henüz olgunlaşmamış beş altı tane hikâye
var ancak ne zaman yazarım, nasıl bir çalışma ortaya çıkar şimdiden kestirmek
zor.
Gelecekle ilgili projeleriniz var mı?
Uzun süredir üzerinde çalıştığım, kurgusu
ve hikâyesi kuvvetli bir roman dosyam var. Önceliğim bu çalışma. Biter bitmez
yeni projelerim de şekillenecek elbet ancak şunun altını çizmeliyim; bir eserin
ortaya çıkarılmasından daha zoru o eserin kitap haline getirilmesi süreciymiş.
Bunu anladım. Her yazarın eseri kendisi için dünyanın en harika çalışması
oluyor şüphesiz. Ancak bu çalışmayı bir yayıneviyle buluşturmak, beğenilerini
kazanmak, sonraki düzenleme süreçleri de oldukça zahmetli. Hele ki benim gibi
zamanı kısıtlı yazarlar için gelecek projeleri hakkında net kararlar vermek çok
zor.
Okumak ve yazmaktan başka ilgi
alanlarınız nelerdir?
Eskiden karikatür çizerdim. Amatör olarak
hazırlayıp sakladığım çizgi romanlarım var. Uzun bir süredir Okumak ve Yazmak
dışına çıkamıyorum.
Günümüzde gençlerin çeşitli sosyal medya
sitelerinde fazla zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef sadece
gençlerin değil, tüm yaştan hemen hepimizin teşhisini koyduğu ancak tedavi için
çaba göstermediği bir hastalık. En ufak boşlukta hemen telefona sarılıyor uyuşmuşçasına
bu sitelerde vakit öldürüyoruz. Üstelik vakitsizlikten yakınırken J
Röportajı yapan siz olsaydınız, kendinize
sorulmamış hangi soruyu sorardınız? Cevabınız ne olurdu?
“Yazar olmak isteyenlere tavsiyeniz ne
olurdu?” gibi bir soru sorabilirdim. Zira bu yolda gerçek
manada size destek olabilecek, samimi ve çıkarsız bir kılavuz bulmak çok zor.
İkinci kitabım çıkmasına rağmen halen bu sektörde bilmediğim çok fazla şey
olduğunu fark ettim.
Öncelikle sabırlı olmalılar. Kitabı
yayınlayacak yayınevi bulmak, karşılıklı güveni sağlamak işin zor kısımlarından
biri. Belki onlarca yayıneviyle görüşmeler ve değerlendirme aşamaları
yaşayabilirler.
Eleştiriye
açık olmalılar. Yukarıda da belirttiğim gibi, her yazarın eseri kendisine göre
dünyanın en güzel çalışması. Ancak yayınevi haklı olarak ticari bakış açısıyla
“bu kitap tutar mı” sorusunun cevabını arıyor. Çalışmayı beğeniyor ancak bazı
değişiklikler istiyorsa bu esnekliklere hazır olmalılar. Kitap çıkarsa daha
sonra acımasız okur eleştirileri de yolda… J
Bol bol okusunlar. Okumak bir yazarın
gelişimi için en büyük egzersiz.
Röportaj teklifimi kabul edip içtenlikle
cevapladığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.
Umarım başka kitaplarım da olur ve yeniden röportaj yaparız J
Lale Bollukcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder