4 Ocak 2017 Çarşamba

Ey Aşk Nerdesin? Diyen Değerli Yazarımız Eray Emre Evren

      İlk kitabında İstanbul’da zilleri basıp kaçtıktan sonra Şehremini’de kaybolmuştuk… İkinci kitabında ise Ey Aşk Nerdesin? diyerek aşkı aramaya başladık…

      Aşkı ararken de bir baktık ki olduğumuz yerde duruyoruz, kahkaha atmaktan bir adım bile ilerleyemiyoruz…

      Ey Aşk Nerdesin? kitabının değerli yazarı Eray Emre Evren ile gülmekten yorulduğumuz kısacık anda okuyanları gülümseten bir röportaj yaptık…





       Ey Aşk Nerdesin? kitabınız nasıl oluştu? Mizah kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?

      Aslında küçük bir hikâye olarak başladı. Oturduğu mütevazı semtte rastladığı bir kıza tutulup onun peşinden Nişantaşı’na kadar takip eden bir gencin macerasını anlatıyordu. Nihayetinde kız, çok lüks bir arazi aracına binip gözden uzaklaşıyor. Kahramanımız da yaşadığı hüzünle semtine geri dönüyordu. Esprili ve akıcı bir hikâyeydi. Sonrasında bu hikâyeyi çok beğendim ve devam ettirmek istedim. Gencin semtine gelmesi, mahalleden arkadaşlarına durumu anlatması, akabinde en samimi olduğu dostunun ısrarıyla kızı aramaya çıkması gibi detaylar ekledim. Nişantaşı, Taksim, Çeşme ve Alaçatı’da geçen, yazarken büyük keyif aldığım bir çalışma çıktı ortaya.

      Okuryazar olduğum yaşlardan beri istikrarlı bir mizah okuruyum. Lise çağlarımda da benzer hikâyeler yazar ancak çok fazla paylaşmazdım. Planlarım arasında yoktu. Bir anda karar verdim ve bittiğinde de yayıneviyle paylaştım.


      Yayınlanan ilk öykü kitabınızın da şimdiki mizah kitabınızın da kitap isimleri soru işaretleriyle bitiyor. Kitap isimlerini nasıl seçiyorsunuz?  Soru işaretleri ile bitmesi bir tesadüf mü?

      İkisinin de soru cümlesi olması tamamen tesadüf. İlk kitabımın ismi yazdığım sırada oluştu. Eski semtine giden bir adam dolmuşa para uzatıyor ve “şurdan bi şehremini alır mısın?” diyor. Bu kitabın ismi olmalı, diye düşünüp o anda belirlemiştim.

      Yeni kitabımda ise çalışmam bittikten sonra ortaya çıktı. Daha kısa, farklı bir isim vardı kafamda ancak yayınevinin de önerisiyle bu isimde karar kıldık. Çok da güzel oldu.


      Mizah kitabınızı okuyanlardan ilk aldığınız geri dönüşler neler oldu?
      Şu ana kadar olumsuz bir dönüş almadım. Okuyan herkes çok güldüğünü söylüyor. Belki de beni üzmemek için öyle söylüyorlardır J
      Bu kitap hayatın rutin mücadelesi arasına birkaç saatlik mola gibi… Soluksuz okursanız iki saatte bitirebileceğiniz, sürükleyici, komik ve eğlenceli bir aşk hikâyesi. Halen okudukça gülüyorum.


      Kitap kapak tasarımlarınızı nasıl yapıyorsunuz?

      Kapak tasarımları yayınevleri tarafından düzenleniyor. Hiçbir şekilde müdahil olmadım. Yayınevi ekibi dosyayı okuyor ve kitaba en uygun kapak çalışmasını tasarlıyorlar. Genelde yazarı işin içine sokmuyorlar ki bence en doğrusu da bu. Çünkü yazar hikâyenin içinde ve onun yaratıcısı. Dolayısıyla okuyucu perspektifinden bakamayabiliyor. Yayınevi ekibi ise en ince detaylarına kadar son okuyucunun algısıyla çalışıp oluşturuyorlar kapağı. Çalışma tamamlanınca son olarak onayım alınıyor. İki kitabımın da kapaklarını çok beğendim. Okurlar tarafından da hep olumlu görüşler aldım.


      Bir yazar için zaman ne demektir?

      Diğerlerini bilmem ama benim için çok şey demek. J

      Özellikle, benim gibi asıl meslekleri farklı olan ve yazarlığı hobi olarak yürütenlerin yazmak için zaman yaratmaları çok zor. Kimi zaman okumaktan vakit çalıyorsunuz, kimi zaman sosyal faaliyetlerinizden. Mesela hayatımdan televizyonu çıkardım. Yazmak inanılmaz bir keyif ve sanırım ömrümün sonuna kadar zaman ayıracağım.


      Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?

      Yazarım. Yazıyorum da.  Birçok küçük hikâyem var yazıp bir yerlerde sakladığım. Bunlar kitap haline gelir mi bilmiyorum. Ancak yazıyorum. Kimse okumayacaksa da yıllar sonra ben okurum J


      Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

      Birçok şey etkiliyor konu seçiminde. Bazen çok uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı duyduğumda, bazen sokakta şahit olduğum rutin bir hadisenin çağrışımında ortaya çıkıyor. Vakit kaybetmeden notlar alıyorum. Kafamda, henüz olgunlaşmamış beş altı tane hikâye var ancak ne zaman yazarım, nasıl bir çalışma ortaya çıkar şimdiden kestirmek zor.


       Gelecekle ilgili projeleriniz var mı?

      Uzun süredir üzerinde çalıştığım, kurgusu ve hikâyesi kuvvetli bir roman dosyam var. Önceliğim bu çalışma. Biter bitmez yeni projelerim de şekillenecek elbet ancak şunun altını çizmeliyim; bir eserin ortaya çıkarılmasından daha zoru o eserin kitap haline getirilmesi süreciymiş. Bunu anladım. Her yazarın eseri kendisi için dünyanın en harika çalışması oluyor şüphesiz. Ancak bu çalışmayı bir yayıneviyle buluşturmak, beğenilerini kazanmak, sonraki düzenleme süreçleri de oldukça zahmetli. Hele ki benim gibi zamanı kısıtlı yazarlar için gelecek projeleri hakkında net kararlar vermek çok zor.


      Okumak ve yazmaktan başka ilgi alanlarınız nelerdir?

      Eskiden karikatür çizerdim. Amatör olarak hazırlayıp sakladığım çizgi romanlarım var. Uzun bir süredir Okumak ve Yazmak dışına çıkamıyorum.


      Günümüzde gençlerin çeşitli sosyal medya sitelerinde fazla zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

      Maalesef sadece gençlerin değil, tüm yaştan hemen hepimizin teşhisini koyduğu ancak tedavi için çaba göstermediği bir hastalık. En ufak boşlukta hemen telefona sarılıyor uyuşmuşçasına bu sitelerde vakit öldürüyoruz. Üstelik vakitsizlikten yakınırken J


      Röportajı yapan siz olsaydınız, kendinize sorulmamış hangi soruyu sorardınız? Cevabınız ne olurdu?

       “Yazar olmak isteyenlere tavsiyeniz ne olurdu?” gibi bir soru sorabilirdim. Zira bu yolda gerçek manada size destek olabilecek, samimi ve çıkarsız bir kılavuz bulmak çok zor. İkinci kitabım çıkmasına rağmen halen bu sektörde bilmediğim çok fazla şey olduğunu fark ettim.

      Öncelikle sabırlı olmalılar. Kitabı yayınlayacak yayınevi bulmak, karşılıklı güveni sağlamak işin zor kısımlarından biri. Belki onlarca yayıneviyle görüşmeler ve değerlendirme aşamaları yaşayabilirler.

       Eleştiriye açık olmalılar. Yukarıda da belirttiğim gibi, her yazarın eseri kendisine göre dünyanın en güzel çalışması. Ancak yayınevi haklı olarak ticari bakış açısıyla “bu kitap tutar mı” sorusunun cevabını arıyor. Çalışmayı beğeniyor ancak bazı değişiklikler istiyorsa bu esnekliklere hazır olmalılar. Kitap çıkarsa daha sonra acımasız okur eleştirileri de yolda… J

      Bol bol okusunlar. Okumak bir yazarın gelişimi için en büyük egzersiz.


      Röportaj teklifimi kabul edip içtenlikle cevapladığınız için teşekkür ederim.

      Ben teşekkür ederim. Umarım başka kitaplarım da olur ve yeniden röportaj yaparız J



        Lale Bollukcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder