27 Nisan 2016 Çarşamba

On Parmağında On Marifet Olan Yazarımız: Özgün Öztürk Taşdemir

       İsmi bir hayli ilginç olan Soyun Geliyorum Aşkım’ın yazarı on parmağında on marifet olan Özgün Öztürk ile güzel keyifli bir röportaj yaptım.

       İzmirli olan Özgün Öztürk Taşdemir, 9 Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunu.

       Üç adet çocuklara ve iki adet de büyüklere yönelik kitapları bulunmakta. Çevirmelik, köşe yazarlığı ve sosyal medya danışmanlığı yapmakta.

       Çok yönlü bir sanatçı olan Özgün Öztürk aynı zamanda aktif bir hayvan hakları savunucusudur. Eşi Uğur Taşdemir de aynı kendisi gibi çok yönlü bir sanatçıdır. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı olan eşi Uğur Taşdemir özellikle ünlü aktör Nicolas Cage’nin elliden fazla filminde seslendirme yapmıştır.

        Birbirlerine aşık iki deli gönül bir araya gelirse ne olur? Harika işler olur. Hatta öyle harika şeyler yaşanır ki birbirlerinin ruh ikizi olduklarını anladıkları anda aniden evlenmeye karar verirler. Şen kahkahalar atarak evlenen çiftimize ben de bir ömür boyu mutluluklar diliyorum.

       Mütevazi kişiliği ile öne çıkan yazar röportaj teklifimi geri çevirmeyerek sorularıma samimiyetle cevap verdi. Kendisine teşekkür ediyorum…





       Öncelikle sizinle söyleşi yapma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
       Özgün Öztürk kimdir? Bize kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

       Özgün Yazmaya çalışan bir kadın. Hayata dair ne varsa. Şu anda Soyun Geliyorum Aşkım kitabım, aşk ile karşınızdayım. Daha önce ise Her Şey Bitti, Sıra İtlere Geldi kitabımda hayvan haklarını yazdım. Ayrıca üç tane 10-11 yaş çocuk romanım var. Dizi, belgesel, film çevirileri yapıyorum. Sosyal medya danışmayım. Köşe yazarıyım, hayvan hakları konusunda yazıyorum. Ne iş olsa yapıyorum galiba :)

      Ne zaman yazar olacağım dediniz?

      “Yazar olacağım” dedim mi hatırlamıyorum. Olması gereken oluyor galiba. Siz ne derseniz deyin.

      Kelimeler nerede ne zaman kalemin kâğıtta raks etmesini sağlıyor?

      Yeri ve zamanı yok. Her zaman her yerde olabilir. Yeter ki akmaya başladığında kimse bana dokunmasın, konuşmasın, bölmesin.

      Çocuklara yönelik üç, büyüklere yönelik iki kitabınız var.
      Çocuklara yönelik kitap yazmak mı keyif verici büyüklere yönelik mi?

      İkisinin de keyfi ayrı. Çocuklarla yazmaktan çok sonrasında buluşmak çok keyifli… İmza günleri ve çocuklarla sohbetler onlardan çok şey öğrenmemi sağlıyor ve bakış açımı değiştirebiliyor. Mesela Mardin Nusaybin köy okullarında kendime öz eleştiri yapmama sebep olacak konuşmalar oldu. Anladım ki bir yazar olarak da yazabildiklerim ve bakış açım farkındalığım ve bilgimle sınırlı. Bilmediğimiz, farkında olmadığımız çok şey var. Bilmediğimi bilmeyi öğrendim orada J

       Yaşam Hakkına Saygı Derneği Başkanı ve sıkı bir hayvan hakları savunucusu olduğunuzu biliyoruz. Evinizde 2 kedi, 1 köpek, 1 yaralı karga ve 2 su kaplumbağası var. Eşiniz ve evdeki dostlarınız ile bir arada yaşamak nasıl?

       Çok keyifli. Eşimin de sevgisi ve desteği olmasa bu derece keyifli olmazdı elbette. Uğur gibi bir eşim olduğu için şanslıyım. Karga ve kaplumbağalar onun favorileri değil ama evimizdeki yaşam haklarına saygı duyuyor. Bu da benim için bir hazine. Kısacası eşimle ve hayvan çocuklarımla hayatımı çok seviyorum.

        En son çıkan kitabınız “ Soyun Geliyorum Aşkım “ nasıl oluştu?

       Önceleri bloğumda yazıyordum. Sonra eşim bu yazıları kitaplaştırmamı önerdi. İlk çocuk romanı yazmam da onun yönlendirmesiyle oldu zaten. Aslında tüm kitaplarımda hep onun teşviki ve cesaretlendirmesi var diyebilirim.
  Soyun geliyorum aşkım kitaba adını veren yazı aslında. Şöyle başlıyor: 

    “Sevmeye başlarken önce soyunacaksınız. Ruhunuzdaki tüm fazlalıklardan kurtulacaksınız. Egoya, aldatılmışlıklara, daha önce yaşanmışlara ait her ne varsa çıkarıp atacaksınız. Üzerinizde hiçbir şey olmayacak. Ruhunuz çırılçıplak kala­cak. Sonra da rahatça uzanıp bekleyeceksiniz.

Ve sevgilinin ruhu da çıplak olacak. Önceden size “So­yun geliyorum aşkım” demiş olacak.
Ruhu ruhunuza dokunacak. Her şey açık, her şey saf, her şey sevgi olacak.

“Benim bu, her şeyimle açık, her şeyimle teslimim sana” diyeceksiniz. Ve teslim olacaksınız.
     Aklınızda başka kaygılar, göze girme endişesi olmayacak. Mış gibi yapmayacaksınız mesela…” 

     Ve devam ediyor. Kitap aşka dair ne varsa yaşadıklarımızı anlatıyor aslında. Umutsuz aşk da var aldatma da ayrılık da kavuşma da. Aşkın türlü türlü halleri diyebiliriz.

       Blog açarak yazı yazmaya ne zaman başladınız? Neden yazma ihtiyacı duydunuz?

       Yazmak benim kendimi en iyi ifade edebildiğim şekil. Bloğa sanırım 7 yıl önce başladım.

        Eşiniz ile kitabınız çıktıktan sonra evlenmişsiniz. Evlenme teklifi almanızda son çıkan kitabınızın etkisi oldu mu?

         Keşke “evet” diye bol süslü bir cevap verebilseydim ama hayır. “Hadi yapalım” dedik ve gittik, tanımadığımız 2 şahit bulduk oradan ve evlendik. Elimizde selfi çubuğu, çok ama çok güldük.

        En çok sevdiğiniz yemek hangisi?

        Bir İzmirli olarak tüm ot yemekleri diyebilirim.

        En iyi yaptığınız yemek hangisi?

          Mutfağım çok iyidir. Ayıptır söylemesi ama tüm yemekleri çok iyi yaparım. Sofralarım arkadaşlarımız arasında pek popülerdir. Mezelerim bir harikadır. Kısacası anneme ve anneanneme çekmişim bu konuda.

          Eşiniz ile beraber farklı kulvarlarda olsanız da ikiniz de yoğun çalışıyorsunuzdur. Kendinize ve eşinize zaman ayırabiliyor musunuz?

          Ben home office çalışıyorum. Bazen gece gündüz çalışıyorum. Ama evde çalışıyor olmak eşinize vakit ayırabilmek ve evinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilme lükslerini de beraberinde getiriyor.

          Eşiniz ile birbirinize sürprizler hazırlar mısınız?

          Bu konuda ben daha yaratıcıyım diyelim J

         Röportajı yapan siz olsaydınız size sorulmamış olan hangi soruyu kendinize sorardınız?

        Her şeyi sormuşsunuz.    J

        Değerli vaktinizi ayırıp sorularıma içtenlikle cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.


                   Lale Bollukcu


3 yorum: